Dört Mevsimi Yaşamak

Karlık, Bartın, 20-23 Nisan 2019

Geziye Katılanlar: Mahmut Ebrar Açık, Eren Kenan, İrem Kapucuoğlu, Nurkan İlbahar, Özgün Sarısoy, Erdal Yalçın, Beliz Aydın, Anıl Özrenk, Göksu Kayacılar, Mehmet Özdere, Ertuğrul Usta, Tuğçe Nur İlbaş, Anıl Alyanak, Hasan Kahraman, Aleyna Cingöz, Bülent Efe Temür, Ezgi Özgen, Buket Gözüm, Recep Can Altınbağ, Muhammed Enes Avukat, Deniz Tekin, Aykut Emre Albayrak, Fadime Altınışık, Ahmet Şener, Merve Şener, Muhammed Hamidullah Erdem, Erdi Şencan, Ebru Tütüncüler, Begüm Güven

Gezi hazırlıklarına yardım etmek için kulübe erken gitmiştim. Hazırlıklar tamamlandığında öylece otobüsü beklerken birden aklımıza voleybol oynamak gelmişti. Tek eksiğimiz voleybol topuydu, bu yüzden futbol topuyla oynamaya karar verdik. Tam voleybol oynuyorduk ki oyunumuz birden futbola döndü. Kendimi maç yaparken buldum. Otobüs geldiğinde oyunumuz bitmişti. Eşyaları hızlıca taşıyıp otobüse bindik. Yolculuk biraz zorluydu çünkü 27 kişilik otobüs gelmişti ve arka koltuklarda eşyalar vardı.

En son Recep ile İrem arada yerde matların üzerinde uyuyorlardı ben de arka koltuklara koyulan çantaların ve matların üzerine yatıyordum (çok rahattı tek sorun arka kapıdan soğuk gelmesiydi).Sabah vardığımızda kar yağıyordu, hepimiz çok üşüyeceğiz diye panik yapıp çok kalın giyinmiştik ki üşüyorduk da. Traktör geldiğinde ilk seferini eşyalar ve birkaç kişiyle yaptı. Traktörü beklerken geride kalanlar olarak köyde yürüyüşe çıkmaya karar verdik. Biraz dolaştıktan sonra bir cami bulduk. Başta “acaba içeride imam var mıdır?” diye düşünüp girmekten emin olamasak da çok kısa süre sonra içeri girdiler. Biz ilk başta girmedik ama kimse dışarı çıkmayınca biz de girmeye karar verdik ve içeride ısıtıcıyı açmış olduklarını gördük. Ben de küçük olduğum için hemen ortalarına girdim. Karda üşüyen ayaklarımı ısıtmaya başladım. “Traktör gelecek ama bizi bulamayacak” diye düşünüp kalkmaya çalışsak da sıcak odanın verdiği uyku hali ve dışarının hala buz gibi olduğunu bilmemiz bize engel oluyordu. Birkaç kişi önden kalkıp gitti. Traktörün geleceğini bize haber verdiklerinde biz de artık kalkmak zorundaydık.

Traktöre bindiğimizde ayakta kalma mücadelesi çektik, ya birbirimize tutunuyorduk ya da traktöre. Karlı bir havada traktör arkasında yarım saat yolculuk yapmak birçoğumuz için farklı bir tecrübe olmuştu. Kamp alanına geldiğimizde karşımıza ilk ev çıktı. İlk gelenlerin sobayı yakmış olmasına sevinip eve girip biraz daha ısındık. Tabi biz çok mutlu olmuştuk, içerde kalırız diye düşünmüştük. Ama kısa süre sonra çadır kurmanın daha iyi olacağını düşünüp çadırımızı kurduk.O akşam Hasan evde kalmıştı. Sabah kalktığında bize üstünde fare gezdiğini, ses çıkardığını söyledi. Recep, Bülent ve Anıl mağarayı bulmak ve döşemesini yapmak için hazırlanıp mağarayı GPS yardımıyla bulmaya çabalamaktaydı. Bir şekilde mağarayı buldular ancak mağaranın girişi biraz fazla büyüktü ve neresinden mağaraya girileceğini kimse bilmemekteydi. Mağaranın ağzında yarım tur attıktan sonra, eğimli ve mağaranın girişine kadar ilerleyen inişi döşemeye başladılar. Önden Efe, ardından Anıl sonra da Recep mağaranın ağzına indi.

Mağaranın ağzında birikmiş karların içinden bata çıka ilerlemekteydiler. O sırada Recep büyük bir gevşeklik yapıp çantayı mağaranın ağzında unuttuğunu fark etti. Çıkıp aldı. Sonra takıl-geç hattının nasıl ilerlediğini çözmeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. 3 bolt çakarak yeni bir takıl-geç hattı döşedikten sonra mağaradan çıktıklarında anladılar ki eski inişi kullanarak hattı aradıklarından halihazırda çakılı boltlar üstlerinde kalmış ve bu yüzden hattın yerini bulamamışlardı. Daha sonra Deniz ve Nurkan döşemeye girmişlerdi, fakat mağaradan çıktıklarında Deniz kampa “Şaka mı yapıyorsun” diye bağırarak koşmaya başladı. Mağaradan kamp alanına kadar biri onları takip etmiş. Nurkan da onları takip edenin üstüne doğru koşmuş. Deniz de biz şaka yapıyoruz diye düşünmüş. Herkes şaşırmıştı çünkü o sıralarda traktörün zor gittiği yere şahin bir araba gelmişti ve hemen geri dönmüştü. Olayın gizemini çözemedik tabii ki. Sabah kahvaltı ekibindeydik o yüzden erken kalktık. İlerleyen saatlerde kampta az kişi kalmıştık. Yürüyüşe çıkmayı düşünürken, Merve uzun eşek oynama fikri ortaya attı. Herkes bu anı bekliyormuş sanki bir anda “ben oynarım” sesleri yükseldi ve kampta kalanlar olarak uzun eşek oynamaya başladık. Ben küçüğüm diye en öndeydim çok mutluydum. Oyunumuz 3 turdan sonra bitmek zorunda kaldı. Mağaradan çıkanlara yemek yapmamız gerekiyordu. Başlarda mağarada üşüyeceğim diye çok korktum ama mağara sıcaktı. Efe o gün toplamaya girmek için can atıyordu. Geçen sene olduğu gibi bu sene de doğum gününe mağarada girmek istiyordu. Her ne kadar o zamana kadar çıkarsın deseler de doğum gününe mağarada girdi. Ertesi sabah artık gitme vakti gelmişti. Kahvaltı yapıldıktan sonra traktör geldi, eşyaları yükledik gitmek üzere yola koyulduk. Traktörde giderken gece manzarayı görmediğimizi ve güneş ışığında gökyüzünün, ağaçların çok güzel olduğunu fark ettik.

Shiftler:

  • Anıl Alyanak, Bülent Efe Temür, Recep Can Altınbağ (Döşeme 1)
  • Nurkan İlbahar, Deniz Tekin (Döşeme 2)
  • Recep Can Altınbağ, Eren Kenan, Aykut Albayrak, (Döşeme 3)
  • Özgün Sarısoy, Erdal Yalçın, Göksu Kayacılar, Mehmet Özdere (Ekip 1)
  • Erdi Şencan, Anıl Alyanak, Fadime Altınışık, Muhammet Erdem (Ekip 2)
  • Beliz Aydın, İrem Kapucuoğlu, Ebru Tütüncüler (Ekip 3)
  • Anıl Özrenk, Ahmet şener (Döşeme 4)
  • Recep Can Altınbağ, Eren Kenan, Aleyna Cingöz, Ezgi Özgen (Ekip 4)
  • Erdi Şencan, Enes Avukat, Fadime Altınışık, Mahmut Açık (Ekip 5)
  • Bülent Efe Temür, Ahmet Şener (Tırmanış)
  • Nurkan İlbahar, Begüm Güven (Ekip 6)
  • Aykut Albayrak, Bülent Efe Temür, Deniz Tekin (Toplama)

Yazan: Ezgi Özgen, Recep Can Altınbağ
Düzenleyen: Tuğçe Nur İlbaş