Köprünün Diğer Tarafı

Dupnisa, Kırklareli, 13-14 Ocak 2018

Geziye Katılanlar: Yaman Özakın, Özgün Sarısoy, Ozan Küçükbağış, Kayhan Ata, İsmail Onur Gürses, Emre Can Güzel, Kumsal Güvenli, Bensu Elmacı, Erdi Şencan, Selen Özkelebek, Seyyidi Kerim Parlak, Özde Kayrak, Türker Türkyılmaz, Hulusi Uslu, Sedat Delen, Elif Yavuz, Emel Gökgöz, Anıl Alyanak, Tuğçe Nur İlbaş,Yasemin Dodanlı, Meltem Aker, Erdal Yalçın, Ali Hakan Eğilmez, Gizem Oğuz, Nermin Akın, Aydın Menderes

Kalın yazılmış olan yazılar aynı zamanda farklı bir paralel evrende gerçekleşmektedir. Okunmaları tercih edilmez.

“Nasıl gideceğiz, ne yapacağız?” belirsizlikleri son anlarda çözülürken cuma günü de gelmişti. Yamanın Dupnisanın 5 boyutlu haritasını çıkarmak için düzenlemiş olduğu, Bumad ile birlikte 5 araç olarak gideceğimiz gezi için malzemeler çantalanmış, yemek alışverişi yine Şok’tan yapılmıştı. Eşyaların yüklenmesi için Hakan’ın aracı kurban olarak seçilmiş, eşyalar adeta bir mühendislik harikası olarak, en sağlam ve en az yer kaplayacak şekilde arabaya yerleştirilmişti. Artık aklımızdaki tek soru işareti cumartesi gecesi beklenen kar fırtınasıydı.. Cuma gecesinden yola çıkan 3 araç olarak yolda bir yemek molası verdikten sonra kamp alanına doğru yola devam ettik. Vardığımızda kamp alanını bulmakta başta biraz sıkıntı çeksek de sonra bulduk ve çadırlarımızı kurup uyuduk.

(İş güç derken kampa gitmeye nihayet vakit bulmuş, listede eskilerin yoğunlaştığını görünce iyice heveslenmiştik. Ahmet ile Merve Cumartesi sabah İzmitten yola çıkacak, öğle vaktinde işten çıkacak olan Aydın ve beni yoldan alacak, Kerimin de eklenmesiyle araçtaki yeri tamamlayacaktık. Mervenin hastalanması Ahmetle ikisinin gelmesine engel olmuş, Kerim Ozanın arabasına geçerek kendini kurtarmış, Aydınla ben de ortada kalmıştık. Cuma akşamı boyunca kara kara düşündük bir çıkar yol bulamadık.)

Sabah yağmurlu bir havaya uyandık, odunlar ıslaktı. Ateş yakmakta zorluk çekiliyordu. Bir yandan da ilk shift mağaraya girmek için ekmekleri bekliyordu. Evet ekmek almadan gitmiştik kamp alanına. Sabah gelecek 2 araç henüz gelmemişti, dolayısıyla ekmek de gelmemişti, ve aslında hiç gelmeyecekti. Peynir, çikolata ile yapılan muhteşem kahvaltının ardından ilk shift mağaraya girdi. Biz de Hakan, ben, Anıl ve Ozan olarak Samet’in gelmesiyle alınan mağara ihbarlarına doğru yola çıktık.

İki ihbar vardı ama ilkine giden yoldaki köprü sular altında kalmıştı. Hakan geçmeyi denese de pek mümkün olmadı. Biz de diğer mağaraya gitmeye karar verdik. Mağaranın olduğu yere gelince önce bir bakmak için mağaranın yanına yürüdük. 3 oda 1 salon çıkan mağara ölçülecekti ama lazermetre bozulmuştu. Diğer ölçümler alındıktan sonra mağaradan çıkıldı ve yola çıktık. Hala yemek yememiştik ve ıslanmıştık. Ozan “Alabalık tesisine mi gitsek?” diye sordu ve kendimizi döküm bir sobanın başında ısınırken bulduk. Hayatımda ilk kez balıkla kahvaltı yapmıştım ama biliyordum ki kamptaki diğer insanlara göre oldukça şanslıydık. Ardından bir de sucuk gömüp, çaylarımızı içtikten sonra kampa doğru dönüşe geçtik.

Dupnisa yolundaki dere de taşmış ve diğer köprü kadar olmasa da su altında kalmıştı. Emniyet şeridini kaldırıp, kamp alanına gittik. Arabaların köprünün diğer tarafına götürülmesi gerekiyordu yoksa geri dönemeyebilirdik. Hemen herkes arabasını karşı tarafa geçirdi. Şöförlerden biri olan Erdi ise mağaradaydı. Anahtarlarını çadırının altını üstüne getirerek bulmuştuk. Anıl onun da arabasını karşıya geçirdi. Onlar bunlarla uğraşırken kampta ise ateş biraz biraz yanıyor, yemek pişiriliyordu. Kendi imkanlarıyla gelecek olan Nerminle Aydına “Gelmeyin!” demek için arandığında onlar çoktan yola çıkmıştı. Kampta çok az kişi vardı herkes mağaradaydı, ölçüm tüm koşullara rağmen devam ediyordu.

(Hakan arayıp “Gelmeyin!” dediği zaman, “Biz artık yola çıktık, hem ne olacak ki, gelelim biz.” dedik. İsmail de bir yandan “Herşey mükemmel, gelin, sizi ben alırım.” diyordu. Aynı zamanda kamptaki ateş yakılamama anına tanık oluyorduk. Esenlerde otobüse geçtiğimiz zaman konforumuzun artacağını düşünmüştük ama boşunaydı. Metro yine güldürmedi. Hepimizden nefret eden muavin bizi öldürmeden 20:00 civarlarında Demirköye vardık. Kampı aradığımızda “Ozanlar dönüşe geçtiler sizi de kampa bıracaklar, varmak üzeredirler.” dediler. Köy kahvesine geçip çay içerek beklemeye başladık. Aydın benim “Kampta yemek vardır, gidince yeriz.” dememe kulak asmadan her ihtimale karşı yiyecek bir şeyler aldı. Yaklaşık 1 saat Ozanları bekledik. Köy halkı da “Gitmeyin, otelde kalın, buranın havası pistir.” diyordu. Ozanlar geldiğinde, köprünün diğer tarafındaki araca ulaşabilmek için yağmur altında yapmış oldukları umutsuz yolculuğu dinledik. Kamp yakınındaki köprü sular altında kalmış olduğundan, diğer köprüyü karanlıkta orman içinde çamurlu yamaçta yürüyerek aramışlar, kaybolduklarını düşünerek tedirgin olmuşlar, “Jandarmayı arayalım” diyen Meltemi sakinleştirmeye çalışmışlardı. Nihayet köprüyü bulduklarında başında bir sigara içmişler ve araca binerek, başlamış olan tipide Demirköye doğru yola çıkmışlardı. Geldiklerinde onlar tarafından gelen “Nolur, gitmeyin!” diyen son yakarışı da duymazdan gelerek, Bensu, Kayhan, Meltem ve Hulusi’yi köy kahvesinde bırakarak, Ozan ve Selenle köprünün karşı tarafında bekleyen araçlara doğru yola çıktık.)

Akşama doğru ekipler birer birer çıktı mağaradan ve ateş başı kalabalıklaşmaya başladı. Ama ıslanan yerler yüzünden oturacak alan yoktu pek. Diğer kamplar gibi ateş başında pek muhabbet dönmüyordu, biraz ısınan uyumaya çadırına geçiyordu. Ateş de başlarda epey nazlıydı bir türlü bizi ısıtacak hale gelmiyordu. Mağaranın daha sıcak olduğuna karar veren Yaman ile Türker ölçüme devam etmek için mağaraya geri döndüler. Bu sırada ateşi devralan İsmail sonunda bizleri ısıtmayı başarmıştı. Biraz ısındıktan sonra ben de uyumak için çadıra geçtim. Gece deli gibi esen rüzgar, ve yağan kardan dolayı pek kimse uyuyamamıştı. Çoğu çadır ıslanmıştı. Ben şanslı olan kısımdaydım, çadır kuruydu, üşümemiştim de.

(Köprünün karşı tarafına vardığımızda saat 23:00 olmuştu. Tekrar ediyorum, 23:00. Kampa doğru yürüyerek bu çılgın yolculuğu uzatmayı düşünsek de, tipi bize engel oldu. Çadırı kurmaya başladık. Karşıdan motorsiklet geldiğini görüp, umursamadık. Sonra baktık ki aslında gelen motorsiklet değil, köprüdeki su yükselmesine aldırmadan içinden geçen Erdalmış. O arabasından, biz çadırdan kampa uzaktan baktık. Erdalın bize getirmiş ve Aydının köyden almış olduğu yiyecekleri tüketerek, kuru ve sıcak bir halde kamptaki pek çok kişiden daha konforlu bir gece geçirdik.)

Sabah kar manzarasıyla uyandık ve herkes gece nasıl uyuyamadığını anlatmaya başladı. O sırada bir mesaj geldi Sedattan “Çadır çöktü.”.. “Bir rescue çalışması yapılsa mı?” diye düşünüldü fakat “Mesaj atabiliyorsa iyidir.” denilerek ateş başında durmaya devam edildi. Türker ve Kerim son kalan ölçümü bitirmek için mağaraya girdiler. Hakan da köprünün durumuna bakmak için erkenden uyanmış ve kamptan ayrılmıştı. Bizler de toplanırken gözümüz bir yandan Hakan gelecek mi diye yoldaydı. Dışarıda bırakılmış ve buz tutmuş, bize el sallar vaziyette donan tulumları ellerimizi kese kese çantaladık. Hakan ve Erdal abi arabalarla gelince yürümek zorunda kalmadık ve arabalara eşyaları yerleştirip, yola çıktık. Köprünün diğer tarafında Nermin ve Aydın’ın nasıl rahat uyuduklarını dinleyip, tekrar yola çıktık. Yolda beraber yemek yemek için çabalasak da bir türlü anlaşamayıp, beceremedik. Bir yerde durup tek araç olarak yemek yedikten sonra kampüse doğru yola çıktık.

(Sabah uyanıp kalan yiyeceklerle kahvaltımızı yapıp, çadır içinde beklemeye devam ettik. Nasıl olsa çok beklemeden dönüşe geçeceklerdi. Hakan aracı almaya geldiğinde bize seslendi, hazırlanmaya başladık. Görmeye gittiğimiz insanları araçlara yerleşirken 5 dakika görebildik. “Ee bari beraber yemek yiyelim.” dedik, o da olmadı.. Kısmet değilmiş.)

Böyle olsa da, yine gidelim!

Gezinin diğer yazısı için bakınız.

Not: Fotoğrafların çoğu Yaman Özakın tarafından çekilmiştir.

Ekipler:

13 Ocak Cumartesi:

  • Kayhan, Kerim, Hulusi (Ölçüm)
  • Kumsal, Selen, Bensu (Ölçüm)
  • Yaman, Türker, Sedat (Ölçüm)
  • Özgün, Emre, Erdi, Emel (Ölçüm)
  • İsmail, Özde, Elif, Gizem, Erdal (Turistik)
  • Ozan, Anıl, Tuğçe, Hakan (İhbar)
  • Yaman, Türker (Ölçüm)

14 Ocak Pazar:

  • Yaman, Kerim, Türker (Ölçüm, Fotoğraf)

Tuğçe Nur İlbaş, Nermin Akın