Bir Varmış Bir Yokmuş

Ballıkaya Mağarası | Susurluk | 16-17 Aralık 2011

16 Aralık’ı 17 Aralık’a bağlayan gece 01.00 sularında İTÜMAK’tan 10 kişi olarak Ballıkaya Mağarası’na (Söve Köyü, Susurluk, Balıkesir) doğru yolculuğumuza başladık. Sabah 8’e doğru Söve Köyü’ne ulaştık. Köyün kapatılmış ilköğretim okuluna yerleştik. Kahvaltıdan sonra (10.30) mağaraya girecek ilk ekiple birlikte, onlara eşlik eden iki kişi, minibüsle muhtarın aracının peşinden mağaraya doğru yola çıktı. Muhtarın aracını takip ederek taş ocağına kadar geldik. Biz mağaranın taş ocağının içinde olmadığını düşünürken aracından inen muhtar, mağaranın burası olduğunu söyledi ve şantiyedeki kulübelerden birine gitti.

Döşeme ekibi de bu arada mağaraya bir göz atmaya gitti. Çok geçmeden geri gelen muhtar, taş ocağında patlatma yapılacağını, bu sırada da şantiyedeki kulübede beklememizi söyledi. Mağaraya girecek ekip, patlatmadan sonra mağaranın durumuna bakmak için şantiyede beklerken, eşlik eden iki kişi köye geri döndü. Mağaraya girecek ekip, durumun netleşmesi için beklemeye başladı. Beklerken taş ocağının müdürü ile konuşuldu. Müdür, mağaranın taş ocağının arazisi içerisinde kaldığını, olabilecek herhangi bir kazadan taş ocağının sorumlu tutulacağını söyledi ve bizden kibarca, mağaraya girmememizi istedi. Yaklaşık 3 saat bekledikten sonra, patlamanın yapılacağını ve güvenliğimiz için şantiyeyi boşaltmamız gerektiğini söylediler. Patlama alanının dışına, güvenli bölgeye ulaştıktan sonra tekrar beklemeye koyulduk ve patlama gerçekleşti. Patlama mağaraya 25 ila 30 metrelik bir uzaklıkta gerçekleşmişti, müdürle birlikte mağaranın ağzına tekrar gidip kontrol ettiğimizde her yer yumruk büyüklüğünde taş doluydu. Bu şartlarda mağaraya girmenin söz konusu bile olmayacağını en başından beri biliyorduk. Mağaraya giremeyeceğimizi müdüre söylediğimizde, müdür, “Zaten bir dahaki gelişinize bu mağara burada olmaz bile!” dedi. İTÜ Mağara Araştırma Kulübü’nün kurulma amaçlarından birinin “Mağara envanterine yeni mağaralar kazandırmak” olmasına rağmen, ne yazık ki bir mağaranın yok oluşuna şahitlik ediyorduk.

Hava kararmaya başlarken, 17.00 sularında köye vardık. Okulda bizi bekleyen arkadaşlarımıza durumu anlattıktan sonra, İstanbul’a dönüş kararı aldık. Jandarma, dönüş yolunda karakola uğramamızı istemişti. 18.30 sularında karakola uğrayarak bölgeden ayrıldığımızı haber verdik, o esnada da bölgede bulunan 2 taş ocağının etrafında yer alan Ballıkaya mağarası ve diğer bölgelere (taş ocaklarının üç kilometre çapı içinde ki alan) gezi, inceleme ve araştırma faaliyeti yapmanın sakıncalı olduğu ve yapılması halinde jandarmaya haber verileceği, bize resmi bir şekilde (!) bildirildi (bknz: tebliğ tebellüğ belgesi). Karakol’dan ayrılıp yola devam ettik ve 00.00 sularında İstanbul’a, kulüp odamıza vardık.

Ozan Küçükbağış & Hakan Ürgüp