İnkese Mağarası, Şile-Hacıllı istanbul, 26-27 Mart 2022
Geziye Katılanlar: Anıl Alyanak, M.Enes Avukat, İpek Cerrahoğlu, Aykut Emre Albayrak, Beliz Aydın, İbrahim Öğütçü, Mehmet Niyazi Karacalar, Kardelen G. Nurdoğan, Özlem Kaya, Bülent Erdem, Ayberk Denli, Selin Erman, Yankı Şahinoğlu, Uğurcan Kurtuluş, Emre Alkım Aydil, Buse Bomin, Fatih Akbal, Hakan Takmaz, Alperen Özkaya, Berke Özkaya, Ömer Yıldız, Eren Aytaç, Bedirhan Karacaoğlu, Emre Çalışan, Seymen Güzelordu, Berk Üstüner, Oğuz Ege Sarıoğlu, Melisa Zeybecik, Oğuzhan Altıntaş, Mehmet Mir Said Elçi, Nehir Güner.
Merhaba! Ben Alperen, 26 Mart 2022 İnkese gezisinin gezi yazısı yazarıyım. Bu diğer gezi yazılarından farklı olabilir çünkü onlara bakmadan yazıyorum bunu. Normalde cuma günü kalkan otobüsümüz bu sefer cumartesi sabahı kalktı. Her şeyi çok hızlı bir şekilde yüklenip hızlıca çıkmayı başarabilmiştik. Diğer gezilere göre daha az kişiyle daha hızlı bir şekilde tamamlamayı başarabildik sanırım. Burada sanırım dedim çünkü sadece 2 geziye katılabildim. İnkese mağarasına doğru yol alırken arada yoldan saptık ve bir iki kere geri geri gelmek zorunda kaldık. Birkaç dakika kaybettik sadece ama bu hiç önemli değildi. Herkes cana yakın ve birbiriyle samimiydi. Belli süre sonra benzincide tam 10 dakikalık bir mola verdik. Yine sanırım az kişi olduğumuzdan otobüse herkes tam saatinde ve planlı şekilde geldi. Böylece her şey tıkırında yola devam ettik. Son olarak ekmekleri almak için köyde durduk ve bir bakkaldan ekmek aldık.
Otobüs devam ederken yolda tilki gördük ve çok tatlıydı. Bildiğim kadarıyla tilkiler çekingen hayvanlar ve sanırsam ki bu yüzden hemen uzaklaştı. Kamp alanına varmıştık ama daha otobüsten inmemiştik. Şoför bizi biraz daha içe sokmak istese de yağan yağmur yüzünden oluşan çamur buna izin vermedi ve neredeyse otobüs takılıyordu, kıl payı kurtulmuştuk. Herkes malzemeleri yüklendi ve kamp alanının içerisine doğru devam ettik. Maalesef ki kamp alanı traktörlerin yolda bıraktığı çukurdan çadır kurulacak gibi değildi. Biz de geri dönüp otobüsün yakınlarına kamp kurduk(bu alanın da uygun olmadığını tüm kamp alanı çamur deryasına dönünce anlayacaktık -mea, bu yazıya böyle katılacağım). İlk önce yemek çadırı daha sonra malzeme çadırı kuruldu. Daha sonra kendi çadırımı kurmak için ayrıldım.
Çok fazla şey almış gibi hissetsem de her şeye hazırlıklı olmanın verdiği güvenle devam ediyordum. Mağaraya girilecek saatler belliydi ve ben akşam giriyordum o yüzden rahattım(Ben de akşam çıkınca ne kadar üşüyeceğimi kestirmeye çalışıyordum). Çadırı kurduktan sonra yemek yapmaya yardım etmek istedim ama daha ateş yanmamıştı. Ben de yardım ettim ve ateşi yaktık. Sıra yemeğe gelmişti. Ne yazık ki sadece iki tencerem vardı. Bundan dolayı soslu makarna yapmak baya zorlamıştı ama pes etmedim. İlk önce makarnayı yaptık ondan sonra onu tabaklara bölüp, hazırladığım salça kekik yağ karışımını yani sos olacak temel malzemeyi pişirmek için geri döndüm ama barbunya yapıyorlarmış. Benim sosu da salça niyetine kullandık ama daha pes etmemiştim. Barbunyanın bitmesini bekledim ve bir kere daha denedim ve sosu tamamladım. Bu sefer ise başka sıkıntı çıkmıştı. Makarna maalesef hamur olmuştu o yüzden sos o kadar etki etmedi. Sadece makarnayı yenebilir kılmıştı(kılmamıştı, benim kilise makarnam bile daha iyiydi. Sanırım peynir her şeyi düzeltebiliyor).
Bu sırada mağaradan çıkanların üstü hep çamur haldeydi ve ben de bu yüzden mağaranın içini çok merak etmiştim. Yavaşça yorulmuş ve bir kenara çekilip etrafı izliyordum. Bir anda kulübün yeni aldığı balta iki elli balta olmayı bırakıp yani kırılıp tek elli balta olmuştu. Birileri ben de dahil(ben de dahil :/) sapını yakmayı düşündük ama iade etmek için yapmamamıı söylendi mantıklı olarak. Mağaraya girme saatim yaklaşmıştı ben de malzemelerimi kontrol ettim ve mağaraya gireceğim için heyecanlıydım. Beni çağırdılar ve hazırlan dediler, ben de giyindim. Tulumu almak için gittiğimde tulum çamur içindeydi. Bu beni daha da heyecanlandırmıştı çünkü mağara heyecan verici olacak gibi duruyordu ve öyle de oldu. Malzemelerimizi alıp mağaraya giriyorduk. Grubumuz 6 kişiden oluşuyordu. Aramızdan sadece 1 kişi mağaraya ilk kez giriyordu o yüzden devamımız o soğuk suyu çok güzel biliyorduk.
Bu mağara, girişte ikiye bölünüyordu ilk olarak sola gidip sonra sağa gitmeyi planlıyorduk. Solda ilerlerken direk eğilip kendimizi suya bıraktık. Bu arada giriş saatimiz 18’di. İlerlerken hep bu mağarayı Dupnisa mağarası ile kıyaslıyordum. Biraz ilerledikten sonra anladım ki Dupnisa yürüyüş mağarası gibiyken İnkese mağarası parkur mağarasıydı ve bence çok eğlenceliydi. Oradan oraya geçmek, sürünmek, suya batıp çıkmak, bir yerde kaymak hatta mağaraya giren herkes bilecektir bir tane kolon vardı sürünerek ilerlediğimiz yerde. O yol bence en eğlenceli yerlerden biriydi. Yolda diğer grupla karşılaşmıştık ve onları beklerken etrafı görünür ışıktan arındırıp saf karanlığa bırakmıştık kendimizi. Bunu ikinci yapışım olsa da cidden karanlık çok heyecan vericiydi. İlerleyebildiğimiz kadar ilerledik ve geri dönüş yolunda yemek yemek için durmuştuk. Bu sırada mağaraya ilk kez giren arkadaşımız yorulduğu için geri dönüp çıkma kararı verdik. Mağaranın diğer yanını da görmeyi çok isterdim ama önce güvenlik gelir ve bunun için hiç kimseyi suçlayamazdık. Bunu oradaki herkes biliyordu ve saygı gösterdik.
Mağaradan çıktığımızda saati hatırlamıyorum ama girerken güneş vardı. Çıkarken ise gökyüzünü yıldızlar kaplamıştı. O gökyüzü hayatımda gördüğüm en güzel manzaralardan birisiydi. Ay ve bulutlar olmadığı için gökyüzü o kadar güzel gözüküyordu ki. Özellikle benim gibi gökyüzüne biraz merakınız varsa cidden paha biçilemez bir manzaraydı. Ama önceliklerim farklıydı. Hemen tulumumu çıkarıp ateşe yaklaşmalı ve kurumalıydım. Tulumu çıkardım ve direkt üstümü değiştirdim. Bizim kulübün yaktığı ateşten yemek aldım ama orası çok kalabalık olduğu için şoför abinin yaktığı ateşe doğru ilerledim. Orası hem daha sakindi hem de ısınabiliyordum(Ben de o ateşten yemek alıp bizim ateşte ısındım, hayat müşterek). Ben ve bir iki kişi hariç herkes diğer ateşte eğlenirken ben burada ısınabiliyordum. Bu benim için bir sıkıntı değildi çünkü içe dönük bir kişiliğe sahibim o yüzden ben de kardeşimle sohbet ettim. Aslında o gece biraz yürüyüp yıldızların tadını çıkarmak istiyordum ama dün uyumamıştım bazı kişisel sebeplerden ötürü o yüzden çadıra geçtim ve uyku tulumuna girip uyudum.
Bu gezideki en büyük pişmanlığım ise o gökyüzünü detaylı inceleyememekti. Sabah olmuştu. Dün en son mağara girecek olan grup bu sabah girmeye karar vermişti ve bence mantıklıydı(Akşam bana da mantıklı gelmişti ama sabah donarak ıslak içlik ve ıslak tulum giyerken hiç mantıklı gelmedi, bir daha yapmam inş.). Mağaradan çıktıklarında güneş onları ısıtacaktı(Evet o iyiydi). Yine iki ateş yanıktı ve ben ikincisine gitmiştim. Sonradan muhabbet sırasında öğrendim ki akümüz bitmiş. Şansımıza başka bir grup geldi ve onların aküsüyle bizim otobüsün aküsünü doldurmayı denedik ama ikinci otobüs çamura saplandı. Mağaraya girmeyenler olarak otobüsü ite ite oradan kurtardık. Ben direksiyona geçmiştim ve motoru çalıştırmayı deniyordum. Sanırım diğer otobüsün aküsü yeterli olmadı o yüzden aküyü dolduramadık. Belli süre sonra yoldan geçen başka bir aracın yardımıyla aküyü doldurmayı başardık. Son grup da mağaradan çıktıktan sonra yavaşça toplanmaya başladık. Malzeme ve yemek çadırı toplandıktan sonra kendi çöplerimi atmak için çöp poşeti arama macerama tüm çöpleri toplamaya karar vererek devam ettim. Bulduğum tüm çöpleri toplamaya çalıştım ama grubumuz küçük çöpleri yok saymıştı maalesef. Her şeyi hallettikten sonra otobüse bindik ve ben bir kez daha uykuya daldım. Gözümü açtığımda İTÜ’ye giriyorduk ve bence bu mağara cidden çok eğlenceliydi. Umarım SRT eğitimlerimi tamamlayıp diğer mağaralara da gelebilirim(umarım).
Ekipler:
26 Mart 2022
- Birinci ekip : Kardelen, Yankı, Anıl, Oğuzhan, Selin, Buse (12.00-14.30) Kurtarma saati: 17.00
- İkinci ekip : Beliz, İbrahim, Ayberk, İpek, Uğurcan, Eren (13.30-16.40) Kurtarma saati: 19.00 Üçüncü ekip : Niyazi, Anıl, Melisa, Emre A., Bedirhan, Said (15.00-17.30) Kurtarma saati: 19.30
- Dördüncü ekip : M. Enes, İbrahim, Berk, Ömer, Özlem (17.30-19.45) Kurtarma saati: 22.30
- Beşinci ekip : Aykut, Niyazi, Alperen, Emre, Nehir, Fatih (18.00-20.15) Kurtarma saati: 00.00
17 Mart 2022
- Altıncı ekip : Kardelen, M. Enes, Hakan, Berke, Seymen, Ege (08.30-11.00) Kurtarma saati: 13.00
Gezi Yazısını Yazan: Alperen Özkaya
Düzenleyen: M. Enes Avukat