Peynir Yir Misin

Kilise Düdeni, Antalya, 4-7 Şubat 2016

Geziye Katılanlar: Uğur Özkan, Burak Dindar, Nermin Akın, Emre Can Güzel, Ozan Küçükbağış, Furkan Türker, Bora Efe, Birgül Kalkan, Ozan Akın, Selen Özkelebek, Bensu Elmacı, Erdi Şencan, Jonas Heinzler, Karin Schulz, İrem Güzel

Ara dönem gezisi olarak planlanan Kilise Düdeni gezisinin hazırlıklarına yola çıkarken sıkışıklık olmasın diye bir gün önceden başlandı. 3 Şubat Çarşamba günü kulüp odasında toplanılarak yiyecekler ve teknik malzemeler çantalandı. Eski gezilerden kalan yiyeceklerin yeterli durumda olması “1 liraya gezi” yapma umutlarını yeşertti, etrafı coşturdu. Kişi başına 3 kutu peynir düşüyordu. Gerekli olan ufak tefek şeylerin Döşemealtı’ndan alınması planlanarak; mantar, pasta, helva, gözleme hayalleri kurulmaya başlandı.

4 Şubat Perşembe günü son hazırlıklar tamamlanarak, İTÜ Ayazağa Kampüsü’nden 10 kişi olarak hareket edildi. Geriye kalanlar bize Antalya’da katılacaktı. Gelen 51 kişilik araçla yolculuğumuz oldukça rahat geçti, herkese 5 koltuk düşüyordu. Yolda yaz gezisine hazırlık olarak kong shiftleri atılmaya başlandı. Varmadan önce yol üzerinde manav ve ekmek alışverişi yapıldı ve 5 Şubat Cuma günü kamp alanına varıldı. Bu burada olmamalı, burası mı, valla burası diyerek, önce mağara ağzı bulundu. Mağaraya yakın bir yerde kamp alanı seçildi. Malzemeler taşındı, çadırlar kuruldu, ateş yandı… Yağmur yağmasını beklemediğimiz günde, arada gelen gök gürültüleri biraz ürküttü. Emre, Ozan A. ve İrem’in gelmesinin ardından kahvaltı yapıldı ve döşeme ekibi mağaraya girmek için hazırlanmaya başladı. Arada yağmurun yağmaya başlaması tenteyi hızlıca kurmak için hepimizi seferber olmaya zorladı. Erdi yine omuzlardaydı. Uğur, Emre ve Bora’dan oluşan döşeme shifti 13.35’te kamptan ayrıldı.

Kalanlardan bazıları tente altında ateşin keyfini çıkartırken, bazıları da çadırda king oynamayı tercih etmişti. Shiftin mağaradan çıkış saati yaklaşınca yemek yapılmaya başlandı. Furkan’ın büyük emeği olan nohutlu barbunya ve arpa şehriye yanında peynirle servis edilmeye hazır hale geldi. Rescue saatinin yaklaşması öncelikle küçük hareketliliklere ardından biraz paniğe neden oldu. Mağara ağzına gidip bi süre heyooladıktan sonra gelen Emre’nin sesi hepimizi rahatlattı. Mağara ağzını döşerken ıslanmaları, mağaranın içinde esinti olması ve yaklaşan rescue saati sonucunda döşemeyi tamamlayamadan çıkmak zorunda kalmışlar. Saat 20.00’de ekipteki üç kişi de kampa ulaştı ve hep birlikte ateş başında yemek yendi. Saat 21.15-23.00 arasında Emre ve Ozan A. döşenmiş yerine kadar mağaraya girip çıktılar. Ardından Erdi’nin başlatmış olduğu büyük boy bim çekirdeği salgını kampı sardı. Bitmek bilmiyordu, biz yemeye devam ediyorduk ama o bitmiyordu. Arasına bir de mısır patlatınca tuza yeterince doyulmuştu o gece. Saat 1.00’e doğru bazılarımız yatarken, bazılarımız ayakta kalarak kampın tek vampir-köylüsünü oynamışlardı. Güzelmiş ama ingiliççe.

6 Şubat Cumartesi günü hepimizi yoğun bir shift planı beklemekteydi. Sabah 8’de Uğur ve Bora’dan oluşan döşeme shifti hazırlanarak mağaraya girdi. Onların dönüşünü beklerken mağaraya girecek ilk shift de hazırlanmaya başlamıştı. Kahvaltıda peynirli bişeyler vardı. Emre, Erdi, Furkan ve Jonas’tan oluşan ilk shift, Bora ve Uğur’un çıkmasının ardından onlardaki setleri de alarak 12.30’da mağaraya girdiler. Yağmur yağmasını beklediğimiz günde, hava gayet güzeldi. Ozan’ın arabasıyla yakındaki inşaattan su almaya gitmişken, elimizde çiğköfteyle döndük. İki küçük grup arasındaki mancınıkla gerek çaya kesmeşeker gerek lavaşa çiğköfte gibi her tür şey atılarak yapılan savaş kamptakileri ateş altında bıraktı. 1. shift peynirli soslu makarna daha hazır olmadan saat 15.40’ta mağaradan çıkınca, Uğur, Birgül, Selen, Karin ve benden oluşan 2. shiftin mağaraya girmesi 16.30’u buldu. Bizim ardımızdan mağaraya giren 6 kişilik Akümak ekibi ilk 40m’ye kadar inip, bizden önce mağaradan çıktılar. Mağara selfiesi ve başka fotoğraflarla oynadıktan sonra biz de 21.30’da mağaradan çıktık.

Yokluğumuzda mantarlar yenmiş ve bize bir paket bırakılmıştı. Saat 22.00’de Emre, Erdi, Burak ve Bensu’dan oluşan 3. shift mağaraya girdi. Onları dinlenerek ve ateşte mantar pişirerek bekledik. 1.30’da son shiftin mağarayı toplayarak çıkmasının ardından yatışmalar başladı.

7 Şubat Pazar günü saat 8-9-10.00 civarında uyandık. Peynirli yumurtayla kahvaltımızı yaptık ve hızlıca kampı toparlamaya başladık. 12.30’da kamp alanından hareket edildi. Benzinliğe uğrayıp gezi parasından arda kalan parayla yolluk bir şeyler alındı. Sohbet muhabbet king kong derken, en son arkada gizli Türkçe vampir-köylü oynandı. Duyan geldi. Bora koltukla özel anlar yaşadı. Saat 18.50’de şöförle küçük bir atışmamızın ardından Köfteci Yusuf’ta mola verdik. Daha İstanbullardan akıllarda olan köfteler ve sucuklar masayı şenlendirdi.

Saat 20.00’de yola devam ettik ve 23.15’te İTÜ Ayazağa Kampüsü’ne vardık. Ertesi gün Almanyalara dönecek olan Jonas’la vedalaşarak gezimizi sonlandırdık. Gudbay Yunus!

Nermin Akın