Sabah Ezanı

Cinlikuyu Mağarası, Kocaeli, 16-17 Kasım 2012

Bu senenin ilk dikey mağarasında yine Cinlikuyu’daydık! Cinlikuyu’yu ve mescidi evimiz benimsediğimizden midir nedir yine herkesin keyfi yerindeydi. Eskişehir – Tozman mağarası’na yapacağımız gezi bazı aksaklıklardan dolayı iptal oldu ve soluğu yine Cinlikuyu’da aldık. Cuma akşamı, 3 binek araç ve 13 kişi olarak saat 21:30’da İTÜ’den yola çıktık. Şen şakrak geçen yolculuğun ardından yemek için bir mola’nın ardından 3 araçlı konvoy ile Aksığın Köyü’nün yolunu tuttuk (Ozan burada yemeye başladı).

Saat 00:45’i gösterirken kalacağımız mescide varmıştık. Döşeme için Ozan ve beni hiç vakit kaybetmeden mağaraya uğurladılar . 1:30 sularında mağaraya giriş yaptık kamptakilerle anlaştığımız üzere sabah saat 6’da, girecek ilk ekibi uyandırmak üzere kampa dönecektik. İçeride gereğinden fazla vakit geçirip keyfi işler yaptık (Ozan 2 kere yemek yedi). 5’te mağaradaki işimiz bitip dışarı çıktığımızdan kampa dönmek için 1 saatimiz daha vardı. Bu güzel 1 saati redbull, çekirdek ve cinli sohbetler ile geçirdik. Saat 6 olmuştu mağaraya girecek olan ilk ekibi uyandırmak amacıyla mescide girdiğimizde, Ozan içtiğimiz 1 litre Redbull’dan aldığı enerjiyle anlamsız bir şekilde ezan okuyarak herkesi sabah 6’da ayağa dikti, gerçekten böyle bir planımız yoktu, sessizce sadece kalkması gerekenleri uyandıracaktık.

Ozan’ın uyumasıyla birlikte herkes tekrardan uykuya dalabildi. Saat 7’de de ilk ekip (Gara Özgün, Betül, Özge, Baran, Kumsal) mağaradaydı. Bu sefer intikam sırası onlardaydı saat 10’da mağaradan çıkıp uyku tulumlarında mışıl mışıl uyuyan bizlerin üstüne atlayıverdiler. Hep birlikte güzel bir kahvaltının ardından (Ozan baya yedi) ikinci ekip (Murat, Hakan, Sevil, Gizem) 11:30’da Cinlikuyu’ya giriş yaptı. Yarım saat sonra hala Redbull enerjisini atamayan ben ve Ozan saat 15’te çıkacak olan ikinci ekibi beklemek yerine Alberto ve Özüm ile fotoğraf çekmek üzere Parsık Mağarası’nın yolunu tuttuk, mağaradan çıkan ilk ekip yarım kalan tatlı uykularını tamamlamak için tekrar yatışa geçtiler.

Gelelim Parsık Mağarası’na, hatırladığım kadarıyla kısa bir mağaraydı 15 dakikada gideriz dibe diye düşündüm ve yol boyunca 15 dakikada dipteyiz b’oluuum diyip durdum , maalesef 4×15 dakika sulu dar pasajlarda (Ozan’ın deyimiyle 2 parmak suda boğuluyorduk) ilerledikten sonra hala 15 dakika yolumuz vardı, inanmadılar bana ve oradaki minik şelalecikte 15 dakika fotoğraf çektikten sonra, tüm ekibin ağır küfürler içeren hakaretleri arasında çıkışa geçtik.

Mağara ağzındaki Ozan-Alberto diyaloğu;
Ozan Alberto’ya beni şikayet eder;
Ozan: 15 dakika demişti, iki buçuk saattir mağaradayız.
Alberto: Sen de ıslanmayacağız demiştin!!! ( sırılsıklam, donuna kadar ıslanmış bir şekilde)

Ozan yemek yedikten sonra; 15’te tekrar ıslak bir şekilde Cinlikuyu ağzında ikinci ekibi karşıladık, çıkanlardan SRT setlerini alıp mağaraya giriş yaptık. Saat 18’de mağarayı toplayıp çıkış yaptık, Ozan yemek yedikten sonra saat 19’da mescidi temizleyip eşyalarımızı arabaya yerleştirdikten sonra Yuvacık’ta lahmacun molası verdik (Ozan 2 lahmacun 1 ko la 1 redbull) sonra tekrardan İTÜ’ye doğru yola koyulduk. Yolda bir kere daha Ozan’ın canı dondurma çektiği için durduk. Cuma günü İTÜ’den çıktığımız saatte cumartesi İTÜ’ye dönüş yapmış olduk. Öpüşüp vedalaştıktan sonra evlere dağıldık.

Serhat Uzun