Mayıslar, Eskişehir, 21-23 Aralık 2018
Geziye Katılanlar: Mahmut Ebrar Açık, Eren Kenan, Uğur Özkan, Türker Türkyılmaz, Gamze Baydemir, Halil Habip Atıcı, Beliz Aydın, Anıl Özrenk, Burak Gökyer, Anıl Alyanak, Seyyidi Kerim Parlak, Aleyna Cingöz, Bülent Efe Temür, Ezgi Özgen, Buket Gözüm, Recep Can Altınbağ, Muhammed Enes Avukat, Atakan Gülbahar, Ege Urhun, Pandül
Cinlikuyu gezisinin ardından Mayıslar gezisine kadar olan 20 gün benim için geçmek bilmemişti. Üzerimde biriken gerginliği ancak kampta ve mağarada atabildiğimden kulüp faaliyetlerini iple çeker hâle gelmiştim. Perşembe akşamını proje ödevimin hesaplamalarıyla geçirdiğimden çantamı anca cuma günü dersten sonra, gezi başlangıcına iki saat kala toplayabildim ve kulüp odasına doğru yola koyuldum. Otobüs tam vaktinde geldi, hızlıca eşyaları yerleştirdik. Okul ile otobüs firmasının aracılığını yapan Soner Abi: “Bu size ayarladığım son otobüstü. Yeni yıldan itibaren okul farklı bir firma ile anlaşacak.” deyince onunla da vedalaşıp yola koyulduk.
Dört küsur saatlik bir yolculuk boyunca gezi saymanları yol üstünde ekmek alacak yer aradı fakat çoğunun gece kapanmış olmasından mütevellit rotamız üzerinde açık bir fırın bulamadık. Köye varmamıza az bir mesafe kala bir pınarın yanında mola verip bidonlarımızı doldururken DEÜMAK’tan faaliyetimize iştirak eden Ege, yanında Türker ile birlikte bizi yakaladı, onları da arkamıza alarak yola devam ettik. Toprak yolun sapağına geldiğimizde yolculuğun başından beri bizi düşüncelere sevk eden olasılıkla yüz yüze geldik: 46’lık aracımız toprak yolu gidemeyecekti! Ege’nin arabasına yayan taşıması zor olacak kamp malzemeleri ve teknik malzemeleri yükleyip kalanları sırtlandık ve yürüyüş başladı. Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. Başlarda düz yürüyordum sonradan ‘Bari müzik dinleyeyim’ dedim, sonrasında müziği de kapatarak bildiğim muhtelif(çeşitli, eski) şarkıları söylenmeye başladım. Neredeyse bir saat süren bir yürüyüşün ardından nihayet kamp kuracağımız alana vardık.
Varınca eşyaların arabadan çıkmış ve malzeme çadırının kurulmuş olduğunu görünce bir nebze sevindik ve çadırlarımız için yer aramaya başladık. Zemin dümdüz olmasına karşın her yer çalılarla kaplıydı. Çadır için yer bulmak özellikle de mükemmeliyetçi arkadaşlar için biraz zaman aldı. Çadırları kurduktan sonra da bir baktık ki saat 4 olmuş. Anıl, Atakan ve Efe’yle “Bari birkaç saat daha bekleyelim de döşeme ekibini yolcu ettikten sonra yatalım.” dedik ve ateş yakıp başında beklemeye başladık.
Döşeme ekibi saat 7 civarı kalktığında hava hâlâ aydınlanmamıştı. Güneş’in dağın yamacından doğup bize tebessüm edeceği anı bekledim fakat sabaha karşı sis çöktüğünden Güneş’i göremedik tabii. Döşemecileri ve mağaraya giden patikayı işaretleyecek şeritçileri yolcu ettikten sonra 1. ekip ve ilk uyanacak şanslılar için kahvaltılık hazırlamaya başladık. Geziye gelmeden hemen önce Hakan’dan aldığımız beslenme eğitiminin de etkisiyle hem tok tutar hem de bulaşık çıkmaz diyerek yumurtaları Aleyna’nın tarifiyle haşladık. Yumurtaların tam istediğim gibi, kayısı kıvamı, haşlandığını görünce sevinçle pul bibere uzandım. Maalesef ben etmeye çalışırken pul biberin bulunduğu kap patlayınca yumurtam pul biberden bir çemenle kaplanıp kıpkırmızı olmuştu. Ezgi ve Aleyna “Al işte, yumurta boşa gitti.” dediler fakat ben bunu kabullenmedim. İsrafa lüzum yok diyerek mütebessim (gülümseyen) bir ifadeyle kıpkırmızı yumurtamı iki lokmada yuttum. Bu kararımın acısını sonrasında yaşadım elbette, yine de hiç pişman değilim. 1. ekibi de saat 10 civarı uyandırdıktan sonra iyice uykumun geldiğini fark ettim, kamp alanını Ezgi ve Aleyna’ya emanet edip çadırıma çekildim.
Uyandığımda 3. ekip de girmiş, akşam olmuştu. Gastronomi şöleninin öğlen başladığını, sütlü irmik tatlısı ve un helvası gibi çeşit çeşit tatlılar yapıldığını öğrendim. İrmik tatlısını kaçırmıştım fakat un helvası duruyordu. Kim yaptıysa eline sağlık, tadı hâlâ damağımda. Gastronomi şöleni geceye kadar devam etti. Tahinli çörek, irmik helvası, kaşarlı mantar, patlamış mısır… Daha da aklıma gelmeyen sayısız şey hazırlandı.Boğazımızın fazla mesai yaptığı bir gezi oldu. Gece yarısına kadar ateş başındaki sohbet ve yapılan yemek tadımları derken vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık. Sabah erkenden toplamaya gireceğimi hatırlayarak irademi zorladım ve yemeklerden ve muhabbetten sıyrılarak çadırıma vardım. Anıl ve Türker ile 6 civarı kalkalım diye sözleşmiştik fakat Türker erkenci davranıp 5.30’da çadırımın yanında bitmiş. O çadırımın kapısını açıp ayaklarıma dokununca aniden uyandım ve o an kanıma karışan adrenalinin etkisiyle hızlıca giyinip kuşandım.
Ayaküstü bir şeyler atıştırıp 6.30 gibi mağaraya doğru yola koyulduk. 15-20 dakikalık bir yürüyüşün ardından mağaraya ulaştık ve Türker önden, ben ortadan ilerleyecek şekilde mağaranın dibine inmeye başladık. Aynı bahsettikleri gibi çatlak şeklinde gelişmiş fosil bir mağaraydı. Takıl-geç hattından sonra mağaraya önceden girenlerin defaatle(sürekli) bahsettiği, çölü andıran, yere gelmiştik. Eğimli bir inişin ardından bastıkça etrafa toz fışkıran bir yere geldik. Hızlı bir şekilde yanına yaklaşırken Türker sinirli ve telaşlı bir ifadeyle bana bakmaya başladı. Nedenini o bahsetmeden saniyeler önce anladım, hızlı geldiğimden tozu dumana katmışım.
Etraftaki tozlardan ötürü balaklavayla ağzımı ve burnumu kapattığımdan aldığım nefesler sekteye uğramıştı bir taraftan da Türker sürekli “Hadi oğlum çabuk çabuk!” diye gazladığından hızlıca toplayıp takıl-geçlerin oraya geri çıkınca nefes nefese kalmıştım. Üzerimdeki çanta doldu ve toplamayı Anıl devraldı. Ben de önden ilerleyip çıkmaya başladım. Mağarayı toplamamız tahminimizden çok çabuk bitti, 9.30’da kampa dönüş için yola koyulduk. Şeritleri toplasak mı diye küçük bir münazara yaptık ve ardından sonraki gelişimizde mağara ağzını bulmamızı kolaylaştıracağı düşüncesiyle bıraktık (Sonradan bundan dolayı pişman olacaktık). Kampa döndüğümüzde kimseyi uyanık görmemek bizde buruk bir şaşkınlık yarattı. Yeni kalkanları daha toplamaya girmediğimize inandırmaya çalıştık fakat “Ohoo daha iki saat daha yatarım öyleyse” gibi sesler çıkınca bu çabayı terkettik. Kamp toplanırken Uğur şeritlerin durduğunu gördü ve mağaranın yolunu davetsiz misafirlere de göstereceği konusunda uyardı. Akabinde 3 kişi (Anıl Ö., Enes, Mahmut) hızlı bir şerit toplama ekibi oluşturdular. Nihayet saat 1 gibi dönüş için otobüse doğru yola koyulduk. Dönüş yolunda otobüsün nokta kadar küçük ve bayağı bir aşağıda olan görünümü, gelirken ne kadar çok yol geldiğimizi ve tırmandığımız mesafeyi göstererek bizi şaşkına çevirdi. Biz Anıl’la giderken Recep’in iki kere bisikletle yanımızdan geçmesi de bir şaşkınlık yarattı. Meğerse bizi geçtikten sonra kenarda bir yere saklanmış, biz geçtikten sonra yine basmış. 50 dakikalık bir yürüyüşün ardından otobüse vardık, Ege ve Burak ile vedalaşıp yola çıktık.
Bilecik Bozüyük civarlarında, daha önce gelenlerin ağızları sulanarak anlattıkları Zeki Bayrak Dinlenme Tesisleri’nde mola verdik. Gerçekten de abarttıkları kadar varmış, fiyat/performans açısından bu kadar iyi bir dinlenme tesisi başka görür müyüz bilmem. Önceden Gamze tarafından ayırtılan upuzun masamıza yerleştik ve bizi kararsızlığa sürükleyecek kadar zengin menü üzerinde biraz zaman harcadıktan sonra siparişlerimizi verdik. Ana yemeğin yanında lahmacunu karın doyurmak için ekmek gibi tıkınanları gördüm ve takdir ettim. Karnımızı güzelce doyurduk ve hatıra defterine bir şeyler karalayarak molamızı sonlandırdık. Dönüş yolunun kendimizi kaptırdığımız oyun sayesinde nasıl geçtiğini anlamadık, akşam 8 civarlarında kendimizi okulda bulduk.
Bu dönemki geziler arasında en çok keyif aldığım gezi buydu diyebilirim. Başta DEUMAK’tan misafirimiz, bizi arabasıyla toprak yolda çok büyük bir eziyetten kurtaran Ege’ye olmak üzere bu geziye tat katan herkese teşekkürü borç bilirim. Bir dahaki olası Mayıslar gezileri için tavsiyeler:
- Toprak yolun 46’lık otobüsle gidilmesi zor olabilir. Daha küçük otobüsle gelmek lazım. Hatta el altında fazladan küçük bir araba olursa işleri epeyce kolaylaştırır.
- Mağara ağzının bulunması için konulan şeritleri toplama ekibinin dönüşte toplaması gerek.
- Dinlenme Tesisinde söğüş salatalar ve sonradan gelen çaylardan da ücret alınıyor, ona göre baştan konuşmak gerek.
Gezi videosuna buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Kanalımıza abone olmayı unutmayınız.
Geziye Gidiş Yolundan Kısa Bir Anı: Hava kararmıştı ancak dolunayın aydınlığı bulutların arasından bir şekilde sıyrılıp yolumu aydınlatıyordu. Google Earth’e güvenerek daha kestirme olduğunu düşündüğüm ormanın içinde bulunan bir toprak yolda yokuş çıkmaya çalışıyordum. Yolun gittikçe çamurlaşması ise hem tedirginlik yaratıyor hem de yürüme hızından bile yavaş bir hızla yol almama neden oluyordu. Yol gittikçe ıssızlaşıyordu. Bir müddet sonra, ormanlık araziden çıktım ve görüş alanım ağaçların yokluğuyla arttı. Uzaklarda köy ve şehirlerin ışıkları görünüyordu ancak yol da gittikçe kötüleşiyordu. Bir anda “Tak!” diye bir ses duydum ve arka vitesim çamur yüzünden tekerin içine girip tekeri kitledi. En son isteyeceğim şeylerden birisi başıma gelmişti. Artık bisikleti iterek ilerlemekteydim. Bir süre sonra karşıda bir ışık belirdi. Yaklaştığımda ise çamurun içine batmış arabayı çıkarmaya çalışan insanlar olduğunu anladım.
- Hemşerim, yardım eder misin? Arabamız çamura battı.
Bisikleti bir kenara bırakıp yardım etmeye gittim. Ancak çok kötü bir şekilde çamura batmıştı. Tüm uğraşlarımıza rağmen çıkmıyor hatta daha da çok batıyordu. Arabayı çektiğimiz telin kopması ve başka bir arabaya bağlayıp çekmeye çalışırken çeken arabanın da çamura batması işi daha da zorlaştırdı. Daha fazla zaman kaybetmeyip yokuşun ne zaman biteceğini sorduktan sonra yoluma devam ettim. Az önceki yaşadıklarımla birlikte rüyada olmadığıma kendimi inandırmakta zorluk çekiyordum. Bir yanda bunları düşünürken son tepeye ulaştım. Yerçekiminin bunca zamandır yaşattığı zorluğa rağmen artık lehime etki edeceği noktaya ulaşmak iyi geldi. Sarıcakaya ilçesine kadar tek yapmam gereken virajlarda yavaşlamak oldu.
Anı sahibi: Recep Can Altınbağ
Ekipler:
22 Aralık Cumartesi:
- Döşeme: Uğur, Gamze, Kerim (8.30 – 19.00)
- 1.Ekip: Gamze, Ege, Beliz, Mahmut (10.45 – 16.45)
- 2.Ekip:Türker, Burak, Buket, Ezgi (13.15 – 18.35)
- 3. Ekip: Recep, Aleyna, Enes, Eren (17.10 – 22.10)
23 Aralık Pazar:
- Ölçüm: Efe, Anıl Ö., Atakan (19.19(Cumartesi) – 3.30)
- Toplama: Anıl A., Halil, Türker (6.20 – 9.40) Yazan: Halil Habip Atıcı Düzenleme: Buket Gözüm, Recep Can Altınbağ
Yazan: Halil Habip Atıcı
Düzenleme: Buket Gözüm, Recep Can Altınbağ